Neuralink Teknolojilerinin Düşündürdükleri’nin Ardından…
Neuralink’te sürdürülen tüm çalışmalar, temelde beyinden beyine ya da beyinden makineye doğrudan veri transferi sağlamanın mümkünlüğünü ve nasılını çalışırken; insanın düşünce ve duyguları ile de ‘yürüyen veri’ olarak nasıl büyük bir havuz oluşturduğuna atıfta bulunuyor. Lansmanda odak, insanlığa yardım etme ve sinir sistemi merkezli hastalıkları tedavi etmek amacıyla yapılan deney ve araştırmalar da olsa, insanlığımızın ‘veriye’ dönüştüğü bu eşikte şimdi GelecektekiSen’e dair ödevlerimizi de yeniden hatırlama zamanı.
Beyin-makine arayüzleri arasındaki iletişimin kurgulandığı her alan; başta sağlık olmak üzere Musk ve ekibinin yıllardır beyin, düşünme, karar verme ve çalışma sistemi üzerine ne kadar kafa yorduğunun da kanıtı. Yaptıkları araştırmalar, bedenin orjinal sürümü, seçimleri, tercihleri, hastalıklar dahil beynin orkestrasyonundan çıkan sistemsel açıkları çalıştıkları kadar; bu sistemin sonuçlarının yaratan bilişsel süreçler, düşünce ve duygularımızla açığa vurduğumuz inanç sistemlerimizi de gayet sıkı çalışıyor.
Sinir sistemi temelli hastalıkları çözme amaçlarından gidersek; Neuralink, bedenin orjinal sürümüne dair her veriyi çok dikkatli çalıştı:
-Neden hastalanıyoruz?
-Hastalıklarımızın duygusal sebepleri neler?
-İnsan olarak ‘hasta olmayı’ seçtiğimiz bilişsel eşik nerede başlar?
Anatomimiz, bireyler olarak hayattaki seçimlerimizi etkileyen felsefi yazılımımız, tercihlerimiz, sosyal ve çevresel tetikleyicilerimiz, kültür kodlarımız ve alışkanlıklarımız var bu çalışılan verilerde. İşin içine tıp ve teknoloji kadar; psikoloji, felsefe, sosyoloji ve antropoloji de girdi şimdi.
Bir de kullandığımız her aracın, bu bir araba ile internet de olsa hukuksal bir varlığı ve bu varlığın kurallarını da yürüten bir sistem var: Hukuk. Hukuk, gayet canlı, aracımız tercihlerimiz farklılaştıkça genişleyen bir kurallar dizisi. Bedenin hakkı, aracın/Neuralink teknolojilerinde ‘implantın’ hakkı, aracın sorumluluğu, bedenin sorumluluğu nerede başlayıp nerede bitecek?
Cep telefonlarımızı ve interneti yıllardır kullananlar olarak kişisel siber güvenliğimiz dahil, kullandığımız bu günlük araçların bize verdiği ödevleri dahi gereğiyle yapamamışken ve teknoloji gelişirken yetkinliklerimizle arada açılan mesafe çoğalırken, Neuralink’e ve teknolojilerine gerçekten hazır mıyız?
Yukarıda 3 başlıktan devam edecek olursak;
‘Neden hastalanıyoruz?’ sorusuna Neuralink cevap vermeden önce; fiziksel bedenimizi, sistemimizi; beyni, nasıl çalıştığını ve en önemlisi bedenimizde daimi sağlık bilincini mühürlemeyi (wellbeing) önce kendimizin hakkıyla öğrenmesi bir ödev. Bu gözle bedenimizi ne kadar tanıyoruz?
‘Hastalıklarımızın duygusal sebepleri neler?’ sorusunda, bedenin kimyasıyla inanç sistemlerimiz arasındaki ilişki bilimde kanıtlanmış durumda. Stres kimyasallarını nasıl salgıladığımızdan bu kimyasallara verdiğimiz tepkiler; düşünce, duygu ve bunları nasıl yansıttığımız arasındaki ilişki; kısacacı zihin-beden-ruh ilişkisi. Kişisel gelişim etiketinin imajını aşan bir kendini tanıma sorumluluğu buradaki. Neuralink bizi kendimize tanıtmaya da soyunmadan, bu gözle ne kadar tanıyoruz kendimizi?
‘İnsan olarak ‘hasta olmayı’ seçtiğimiz bilişsel eşikler konusunda da, hastalığa kadar bizi bedensel ve duygusal tahribatlarımıza sonuçlarını yaşamaya kadar getiren sürecin içindeyken; ne kadar farkındayız?
Hiçbirşeyi yüzeysel öğrenemeyeceğimiz bir dönemdeyiz.
Kullandığımız her teknoloji psikolojik, sosyolojik, antropolojik, hukuksal vb alanlarda bizi karma bilgi ve deneyim edinmeye götürüyor. Yeni ne öğrenmemiz, neye dikkat etmemiz gerek? İnsan-makine arayüzü olarak bize sunulan teknolojilerde hangi aracı neye göre ve neden seçmemiz gerektiğini bize gösterecek yetkinlikler neler ve nasıl geliştireceğiz?
Sorumluluklarımız arttı, kendi geleceğimizde, bedenimiz ve profesyonel hayatımızın seçimleri de buna dahil, söz sahibi olmak istiyorsak bu sorumlulukları almak noktasındaki yetkinlikleri geliştirmek zorundayız.
O zaman, ‘İnsan Makine Arayüzü Müdürü’, ‘İnsan Önyargı Müdürü’, ‘Algoritma Önyargı Müdürü’ geleceğin mesleklerini bir trend olarak takip etmeyeceğiz; hangi mesleğin neden şu anda dahi bir ihtiyaç olduğunu daha kolay anlamlandırabileceğiz.
Gelecekteki ihtiyaçlarımızla bu teknolojileri daha kolay birbirine bağlayabilecek; kendiliğinden yeni mesleklerimizin evriminin aslında gözümüzün önünde ve açık gerçekleştiğini göreceğiz.
İşin geleceğinde en büyük kaldıracın teknoloji değil; o aracı hangi amaçla ve nasıl kullanacağını tahlil edecek ‘insan’ olduğunun daha net farkedeceğiz.
Musk gibi bir profilin, bir yıl sonra başka bir lansmanda bizi düşündürecek başka araştırmalarını anlatacağı çok aşikar. O zamana kadar teknolojinin getirdiği her yeniye bakış açımızı genişleterek ve bu ödevleri yapacak hamleleri de yaparak, kendi geleceğimizin sorumluluğunu almaya ne kadar hazırız?